1 Mart 2012 Perşembe

Devam etmek istiyorum

En son bir buçuk sene önce yazmışım korkunç birşey bu! Aslında bu süre içinde o kadar çok şey oldu ki...kaybettiklerim oldu ve kazandıklarım da. En basiti altı aylık bir oğlum var artık. Demir cik...bu fikre alışmam pek de kolay olmadı aslında. Hele ilk günler kabus gibiydi diyebilirim. Kendimi hapse düşmüş gibi hissediyordum. Odanın içindeki eşyalar sanki her an kafama düşecekmiş gibi...neyseki biraz sabır, biraz eş ve anne yardımı ve tabiki herşeyin ilacı zaman sayesinde bugünlere gelebildik. Ve pazartesi günü iş hayatına da geri dönüyorum.
Otuz yaşımı bitirip otuzbirden gün almaya başladım hatta otuzbiri de bitireceğim üç ay sonra. Ve her geçen gün bana hayatın hem gerçekliğini ve hem de boşluğunu farklı örneklerle hatırlatıyor. Hiç birşeyin umrunda olmadığı, en büyük sorumluluğumun matematik ödevi olduğu, basit ama bir o kadar da mutlu hesapsız günleri çok ama çok özlüyorum itiraf edeyim. Büyümeyi o kadar istiyordum ki... Ama şimdi her geçen gün sanki bizi mutsuzluğa, tükenmişliğe yaklaştırıtyor gibi. Ama yine de mutlu olmak için sebeplerimiz var hala. Olmasa zaten nasıl yaşarız değil mi? Evleniyoruz, çocuk yapıyoruz. Harıl harıl çalışıyoruz veeeee terfi ediyoruz. Hadi mutlu olalım. İstediğimiz de bu değil miydi zaten? Çok klasik olacak belki bana kızmayın nolur ama hiç bir zaman çocukken baharda yeni çıkmış çağlayı alıp yemenin verdiği mutluluğu veremeyecek bize hiç bir şey. En azından bana diyeyim. Şimdilik hoşçakalın. MUTLULUK size gelsin...

27 Temmuz 2010 Salı

geri döndüm ve HAYAT tayım


yaşamak çok zor, çok güzel ve çok yorucu ve zaman zaman da acı verici... neden böyle olduğu konusuna aslında kafa yoruyorum sıklıkla ama henüz net bir sonuca ulaşabilmiş değilim. yani birşeyin hem çok keyifli, mutlu anlarının olması hem de çok büyük acıların yaşanabilmesi gerçekten allak bullak ediyor insanı. örneğin bu günlerde terör olaylarında ciddi artış var ve neredeyse hergün bir şehit haberi alıyoruz. ama aynı zamanda yaz aylarındayız ve hepimiz yıllık izinlerimizi alıp güneye tatile de gidiyoruz. hayat devam ediyor doğru ama bu durumu kanıksadık mı acaba? geçenlerde bir yazı okudum ( çok özür dilerim ama yazarın adını şu anda hatırlamıyorum ) yazar da tam bu konudan bahsediyordu. bu konudaki en tehlikeli şeyin toplum olarak terörü kanıksamamız olduğunu yazmıştı ve bence çok doğru. yazar diyor ki şehit sayısı 5-6 dan az ise haberi hiç dinlemiyoruz ve önemsemiyoruz. malesef toplum olarak bunu da kanıksamaya başladık sanırım...
diğer taraftan iyi şeyler de oluyor. ödüller kazanılıyor, mucizeler gerçekleşiyor, kansere çareler aranıyor, bulunuyor, işsizlik oranları düşüyor v.s.
ne kadar düşünsek de çözemeyeceğimiz hayatın sırlarını yanımıza alıp yaşantımıza iyi insanlar olarak devam etmek tek çare sanırım. pozitif olmak, anlayışlı ve sağduyulu olmak, çevremizdekilere karşı saygılı olmak, güzel çocuklar yetiştirmek ve toplumsal olarak hareket etmeyi öğrenmek gerekiyor. sadece kendimizin iyi olması yetmiyor. bildiklerimizi yani doğru bildiklerimiz de kenarından köşesinden insanlarla paylaşmak lazım. örnek olmak, yol göstermek, yardımlaşmak gerek.
işte yeni bir başlangıç...yeni umutlar ve bilinen gerçeklere rağmen devam eden hayatlar....
en kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle........
sevgiler..........

14 Şubat 2008 Perşembe

daha fazla zaman ayırmalıyım...

zaman... o kadar ilginç bi kavram ki. hem çok anlamlı hem de anlam yüklemesi çok zor. düşünüyorum da eğer insan yaşamı 300-400 yıl olsaydı yaşamımız nasıl olurdu nasıl şekillenirdi acaba. mesela değer bilmek daha mı zor olurdu. sanki şimdi çok kolaymış gibi... aslında söylemek istediğim hayatımızın yani bize biçilen zamanın çok ama çok kısa olduğu. ne için kime göre mi kısa diyorsunuz. belki de doğru ama size rivayet olunan küçük bir hikayecik aktarmak isterim.

çok ama çok eski zamanlarda insan hayatının 600-700 olduğu zamanlarda çok bilge bir kişilik varmış. birgün sokakta ağıt yaka yaka ağlayan birini görmüş. yanına yaklaşmış ve neden ağladığını sormuş. o da eşinin çok genç yaşta vefat ettiğini, henüz 300 yaşında onu bırakıp göçtüğünü söylemiş. o çok bilge kişi adama dönmüş ve biliyormusun bundan yüzyıllar sonra yaşayacak olan insanların hayatı yanlızca 80-90 yıldan ibaret olacak demiş. adam çok şaşırmış ve şu cümleyi sarf etmiş; ben 80 yıl için ev bile kurmam...

işte böyle ... dedim ya neye göre kimin için diye gerçekten de öyle. aslında benim asıl demek istediğim bu sayfalara daha çok zaman ayırmam gerektiği. nelere kimlere hangi gereksiz işlere zaman ayırmıyoruz ki ama söz veriyorum artık daha sık buluşacağız.

aydınlık bir gün diliyorum...

31 Ekim 2007 Çarşamba

bilgi geldi geç geldi:)

Halley kuyrukluyıldızı, resmi adıyla 1P/Halley veya kaşifi Edmond Halley'e ithafen Comet Halley, her 75–76 yılda bir görünen kuyrukluyıldız. Tüm periyodik kuyrukluyıldızlar arasında en meşhurudur. Her yüzyılda bir çok uzun periyodlu kuyrukluyıldız görülmesine rağmen, Halley çıplak gözle görülebilen tek kısa periyodlu kuyrukluyıldız, ayrıca insan öründe geri dönecek çıplak gözle görülür tek kuyrukluyıldızdır.[1] Halley kuyrukluyıldızı iç Güneş Sistemi'ne en son 1986 yılında girmiştir. 2061 yılında tekrar görülecektir.
1066 yılında görüldüğü konusunda Bayeux Halısı'na kayıt düşülmüştür. 1682'de yeniden ortaya çıktı ve gökbilimci Edmond Halley yörüngesini hesapladı. Ayrıca, bu yörüngenin 1531 ve 1607'de görülen kuyrukluyıldızların çakıştığını saptayıp, dolayısıyla bu üç kuyrukluyıldızın gerçekte aynı kuyrukluyıldız olduğunu ve 1758'de döneceğini öne sürdü; bu varsayım doğru çıktı. Kuyrukluyıldız 1835 ve 1910'da yeniden ortaya çıktı.

11 Eylül 2007 Salı

başlarken...

kimler var kimler yok henüz bilmiyorum ama bunun benim için iyi olmasını diliyorum. ilk yazımda halley kuyruklu yıldızı hakkında bilgi vermek istiyorum. o yüzden biraz araştırma yapmalıyım...